Milli Teknoloji Hamlesi’nde yeni hedef: 100 milyar doları aşacak

Bakan Kacır, Bilişim Vadisi GO İstanbul’un açılış programında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin hangi köşesinde olursa olsun, hangi şehirde olursa olsun gündemlerinin değişmediğini, sanayiyi, teknolojiyi ve her şeyden önce girişimciliği konuştuklarını söyledi.
Milli Teknoloji Hamlesi’nin en önemli unsurunun girişimcilik olduğunu vurgulayan Kacır, şöyle konuştu: “Dün Şırnak Hakkari’deydik. Orada üniversitelerimizde kuracağımız milli teknoloji laboratuvarları ve şehirlerimizde kuracağımız bilim merkezlerinin müjdesini vermiştik. Şimdi İstanbul’dayız. Teknolojinin ve girişimciliğin kalbinin attığı şehirdeyiz. Avrupa’nın en önemli girişimcilik merkezlerinden birindeyiz. Bugün sabah saatlerinde teknopark açılışını yaptık. Şimdi de İstanbul’dayız. İstanbul’un en büyük girişimcilik merkezlerinden birinin açılışı için bir aradayız “Bu heyecanlı yolculukta yanınızda olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.
Kacır sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yolculuk, Türkiye’nin tam bağımsızlığa yolculuğu, Türk yüzyılını kendi ayakları ile inşa etme yolculuğu, kritik teknolojileri kendi imkanlarıyla geliştirip üretme ve bunları rekabetçi bir şekilde dünyaya sunma yolculuğu, girişimcilik ekosistemini büyütme ve kalkınma tarihine yeni sayfalar ekleme yolculuğudur. Bu yolculukta bugüne kadar birlikte çok güzel şeylere imza attık. Türkiye’nin teknopark sayısını 2’den 113’e çıkardık. Teknoparklarda faaliyet gösteren startup sayısını 56’dan 113’e çıkardık. Bugün Türkiye’nin 310 bin nüfusu var.” 100 bin kişilik dev bir Ar-Ge insan kaynağı ordusuna sahip olan Türkiye, yüksek teknolojili ve orta-yüksek teknolojili üretimde yarattığı tüm bu altyapının meyvelerini artık almaya başlayan bir ülke.”
“En önemli görevimizin onlara yol açmak olduğu inancıyla hareket ediyoruz”
Bakan Kacır, 2002 yılında 10 milyar dolar olan yüksek teknolojili ürün ihracatının bugün 108 milyar dolara ulaştığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Bu başarı öyküsü, Türkiye’nin girişimcileri sayesinde bugünlere geldi ve biz de en önemli görevimizin onların önünü açmak, önlerine çıkan engelleri kaldırmak olduğu inancıyla hareket ettik. Bugün attığımız bu adım aslında bu inancın ve yaklaşımın bir sonucu ve tezahürüdür. Bizler de Gebze Vadisi’nde dev bir kampüs inşa ediyoruz. BT.” Elbette Bilişim Vadisi’nin 113 teknoparkımız için de ayrı bir misyonu var. TÜBİTAK, Türk Patent, KOSGEB, TSE gibi Bakanlığımızın ilgili kurumlarının doğrudan paydaş olduğu bir teknoparktan bahsediyoruz ve Bilişim Vadisi’nin bu misyonu teknosisteme öncülük ederek, öncülük ederek yerine getirmesini istiyoruz. dedi.
Girişimciliği desteklemek için ekosistemin tüm bileşenlerinin harekete geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Kacır, şöyle konuştu:
“Bunların bir unsuru da şüphesiz finansman meselesi. Çünkü teknoloji şirketleri çoğunlukla borçlanma araçlarıyla büyüme imkânı olmayan yapılar. Borçlanma araçları deyince çoğunlukla banka kredilerinden bahsediyoruz. Gerçek şu ki, bankacılık sistemi, biz değişsin, bölünsün istesek de, sadece Türkiye’de değil, dünyada işletmelere, yatırımlara, iş adamlarına teminata dayalı bir borç verme mekanizması sunuyor. Bu nedenle girişimcilerimiz bankaların kapısını çalıp onlardan kredi istediklerinde, tabii ki kredi istediklerinde, onlar da kefil oluyorlar. Genellikle bu tür krediler karşılığında hangi teminatı vereceklerini soruyorlar ve teminat beklentisi çoğunlukla “tapu var mı?”, “evin, araban var mı?” gibi sorularla devam ediyor. Dolayısıyla geleneksel banka borçları ve kredi araçları teknoloji girişimlerinin büyümesinde öncelikli unsurlar değil.
Teknoloji girişimlerinin büyümesi için sermaye ortaklığı araçlarının geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Kacır, melek yatırımların büyümesi ve gelişmesinin de değerli olduğunu ancak asıl önemli olanın girişim sermayesi fonu mekanizmalarının güçlendirilmesi ve genişletilmesi olduğunu söyledi.
Bu bilinçle son yıllarda girişim sermayesi fonlarını güçlendirmek için çok çalıştıklarını söyleyen Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilişim Vadisi, öncü bir teknoloji parkı olarak kendi girişim sermayesi fonunu kurdu ve genişletti. Daha sonra KOSGEB ve diğer paydaşlar da bu fona katıldı. Pek çok teknoloji girişimi bu fon aracılığıyla yatırım yaptı. Bir yönetmelik çıkardık. Ar-Ge ekosistemimizde teşviklerimizden yoğun olarak yararlanan büyük şirketlerin, girişimcilik yolculuklarının ilk aşamalarında aldıkları teşviklerin bir kısmını kendilerinden küçük şirketlere yönlendirmelerini zorunlu hale getirerek birçok yeni fonun oluşmasını ve mevcut girişim sermayesi fonlarının büyümesini sağladık.” “Bunu mümkün kıldık çünkü büyük şirketlerimiz artık her yıl girişim sermayesi fonlarına veya doğrudan teknoloji girişimlerine daha fazla yatırım yapmak zorunda kalıyor. Ancak bu düzenlemeyle büyük şirketlerimizin Türkiye’deki yeni teknoloji girişimlerine yaklaşık 15 milyar liraya yakın kaynak aktarabilmesini mümkün kıldık.”
“TÜRKİYE’DE TEKNOLOJİK GİRİŞİMLERE YATIRIMLAR PAHALI OLARAK BÜYÜDÜ”
Kamu kaynaklarıyla yeni nesil adımlar attığını ve girişim sermayesi fonları oluşturduğunu belirten Kacır, 4,6 milyar lirası kamu kaynağıyla 120 milyar liralık girişim sermayesi fonunu harekete geçirdiğini, bu fonların yürüttüğü teknoloji girişimlerinin toplam 160 milyar liralık yatırım hacmine ulaştığını söyledi.
Kaçır şunları söyledi:
“Tüm bu adımların etkisiyle ve elbette dünyada değişen ve değişen pek çok şeyin etkisiyle Türkiye’de teknoloji girişimlerine yapılan yatırımlar katlanarak arttı. Ne kadar büyüdü? 2019 öncesinde yatırımların ortalama büyüklüğü yıllık 80 milyon dolar seviyesindeyken, Türkiye’de teknoloji girişimlerine yapılan yatırımların büyüklüğü 2020 itibarıyla yıllık ortalama 1 milyar dolara ulaştı. Bu bizim için çok değerli çünkü daha fazla gencimizin kendilerini adamalarına olanak sağlıyor.” Bu alana daha fazla akademisyenimizin ve dolayısıyla ekosistemimizin kendi işini kurmasını hedefliyoruz: “Gelişiyor, büyüyor ve 2030 hedeflerimize adım adım yaklaşıyoruz.”
2030 hedefinin 100 bin teknolojik girişimin bu topraklarda doğup büyümesi ve Türkiye’nin “tek boynuzlu” ve “turcorn”larının toplam değerinin 100 milyar doları aşması olduğunu vurgulayan Bakan Kacır, şöyle konuştu: “Elbette bunun için bu altyapının geliştirilmesi, büyütülmesi çok önemli. Türkiye’deki teknoparklardan bahsetmiştim ama gerçek şu ki İstanbul’un tüm bu yolculukta çok özel bir yeri var. 208 üniversite İstanbul’da, “113 teknoparkımızın 20’si İstanbul’da. Bu teknoparklar 3.300’den fazla startup’a ev sahipliği yapıyor. Yenilerini kurmak, mevcutları geliştirmek için yeni adımlar atmaya devam ediyoruz” dedi.
Bilişim Vadisi’nde yeni teknoloji parkı duyurusuna değinen Bakan Kacır, şöyle konuştu: “Dünyanın en büyük teknolojik girişimcilik merkezini inşa ediyoruz. Nerede? Atatürk Havalimanı terminallerinde, Terminal İstanbul markasıyla. İnşallah önümüzdeki yıl ilk etabını tamamlayıp hizmete açacağımız Terminal İstanbul, Türkiye’nin teknolojik girişimcilik yolculuğunu yeni bir atılımla taçlandıracak ve Türkiye, sadece Avrupa’nın değil, dünyanın en önemli girişimcilik merkezlerinden biri olma yolunda çok yol kat etmiş olacak.” dedi.
Kampüs Vadi İstanbul’un merkez kampüsün yanı sıra Bilişim Vadisi’nin kampüslerinden biri olduğunu belirten Kacır, sözlerini şöyle tamamladı:
“Arkadaşlarımız, ekiplerimiz ve ilgili mimar arkadaşlarımız çok güzel bir iş çıkarmışlar ve gördüğüm kadarıyla her girişimcinin içinde yer almak isteyeceği son derece etkileyici bir merkez ortaya çıkarmışlar. 1000’e yakın çalışanımız buradaki fırsatlardan yararlanabilecek. En az 100 startup aynı anda burada faaliyetlerine devam edebilecek. Bu da şüphesiz İstanbul’un girişimcilik yolculuğuna ve milli teknoloji değişimi yolculuğumuza büyük değer katacak.”



